>Sultan Mahmut kılık kıyafetini değiştirip dolaşmaya başlamış.Dolaşırken bir
>kahvehaneye girmiş oturmuş. Herkes bir şeyler istiyor:
>Tıkandı baba, çay getir
>Tıkandı baba, oralet getir.
>
>Bu durum Sultan Mahmut un dikkatini çekmiş
>Hele baba anlat bakalım, nedir bu Tıkandı baba meselesi?
>Uzun mesele evlat, demiş Tıkandı baba
>Anlat baba anlat merak ettim deyip çekmiş sandalyeyi. Tıkandı baba da peki
>deyip başlamış anlatmaya;
>Bir gece rüyamda birçok insan gördüm ve her birinin bir çeşmesi vardı ve
>hepsi de akıyordu. Benimki de akıyordu ama az akıyordu. "Benimki de
>onlarınki kadar aksın" diye içimden geçirdim.
>Bir çomak aldım ve oluğu açmaya
>çalıştım. Ben uğraşırken çomak kırıldı ve akan su damlamaya başladı.
>Bu sefer içimden " Onlarınki kadar akmasada olur, yeter ki eskisi kadar
>aksın" dedim ve uğraşırken oluk tamamen tıkandı ve hiç akmamaya
>başladı. Ben yine açmak için uğraşırken Cebrail göründü ve Tıkandı baba,
>tıkandı. Uğraşma artık, dedi. O gün bu gün adım "Tıkandı baba"
>ya çıktı ve hangi işe elimi attıysam olmadı. Şimdide burada çaycılık yapıp
>geçinmeye çalışıyoruz.
>
>Tıkandı baba nın anlattıkları Sultan Mahmut un dikkatini çekmiş. Çayını
>içtikten sonra dışarı çıkmış ve adamlarına ;
>Hergün bu adama bir tepsi baklava getireceksiniz. Her dilimin altında bir
>altın koyacaksınız ve bir ay boyunca buna devam edeceksiniz.
>Sultan Mahmut un adamları peki demişler ve ertesi akşam bir tepsi baklavayı
>getirmişler. Tıkandı baba ya baklavaları vermişler. Tıkandı baba baklavayı
>almış
>, bakmış baklava nefis. " Uzun zamandır tatlı da yiyememiştik. Şöyle ağız
>tadıyla bir güzel yiyelim" diye içinden geçirmiş. Baklava tepsisini almış
>evin
>yolunu tutmuş. Yolda giderken "Ben en iyisi bu baklavayı satayım evin
>ihtiyaçlarını gidereyim" demiş ve işlek bir yol kenarına geçip başlamış
>bağırmaya
>Taze baklava, güzel baklava !
>Bu esnada oradan geçen bir Yahudi baklavaları beğenmiş. Üç aşağı beş yukarı
>anlaşmışlar ve Tıkandı baba baklavayı satıp elde ettiği para ile evin
>ihtiyaçlarının bir kısmını karşılamış. Yahudi baklavayı alıp evine gitmiş.
>Bir dilim baklava almış yerken ağzına bir
>şey gelmiş. Bir bakmış ki altın. Şaşırmış, diğer dilim diğer dilim derken
>bir bakmış her dilimin altında altın. Ertesi akşam Yahudi acaba yine
>gelirmi diye aynı yere geçip
>başlamış beklemeye. Sultanın adamları ertesi akşam yine bir tepsi baklavayı
>getirmişler. Tıkandı baba yine baklavayı satıp evin diğer ihtiyaçlarını
>karşılamak
>için aynı yere gitmiş. Yahudi hiçbir şey olmamış gibi
>Baba baklavan güzeldi. Biraz indirim yaparsan her akşam senden alırım,
>demiş.
>Tıkandı baba da Peki demiş ve anlaşmışlar. Tıkandı babaya her akşam
>baklavalar gelmiş ve Yahudi de her akşam Tıkandı baba dan baklavaları satın
>almış. Aradan bir ay geçince Sultan Mahmut ;
>Bizim Tıkandı baba ya bir bakalım, deyip Tıkandı baba nın yanına gitmiş. Bu
>sefer padişah kıyafetleri ile içeri girmiş. Girmiş girmesine ama birde ne
>görsün
>bizim tıkandı baba eskisi gibi darmadağın.
>Sultan;
>Tıkandı baba sana baklavalar gelmedi? mi, demiş
>- Geldi sultanım
>- Peki ne yaptın sen o kadar baklavayı?
>- Efendim satıp evin ihtiyaçlarını giderdim, sağolasınız, duacınızım.
>Sultan şöyle bir tebessüm etmiş.
>- Anlaşıldı Tıkandı baba anlaşıldı, hadi benle gel, deyip almış ve
>Devletin hazine odasına götürmüş.
>- Baba şuradan küreği al ve hazinenin içine daldır küreğine ne kadar
>gelirse hepsi senindir, demiş. Tıkandı baba o heyecanla küreği tersten
>hazinenin içine bir daldırıp çıkarmış ama bir tane altın küreğin ucunda
>düştü düşecek.
>Sultan demiş;
>- Baba senin buradan da nasibin yok. Sen bizim şu askerlerle beraber git
>onlar sana ne yapacağını anlatırlar demiş ve askerlerden birini
>çağırmış
>- Alın bu adamı Üsküdar ın en güzel yerine götürün ve bir tane taş
>beğensin. O taşı ne kadar uzağa atarsa o mesafe arasını ona verin demiş.
>Padişahın adamları
>"peki" deyip adamı alıp Üsküdar a götürmüşler.
>Baba hele şuradan bir taş beğen bakalım, demişler. Baba,
>- Niçin, demiş.
>Askerler
>- Hele sen bir beğen bakalım demişler. Baba şu yamuk, bu küçük, derken
>kocaman bir kayayı beğenip almış eline
>- Ne olacak şimdi, demiş
>- Baba sen bu taşı atacaksın ne kadar uzağa giderse o mesafe arasını
>padişahımız sana bağışladı.demiş. adam taşı kaldırmış tam atacakken taş
>elinden kayıp başına düşmüş. Adamcağız oracıkta ölmüş.
>Askerler bu durumu Padişaha haber vermişler. İşte o zaman Sultan Mahmut o
>meşhur sözünü söylemiş:
>
>"VERMEYİNCE MABUD, NEYLESİN SULTAN MAHMUT"