“Hastalık da Bizim İçin Nimettir”
Kış mevsiminin erkenden yeryüzünü kapladığı ve soğuğun ta iliklerimize sirayet ettiği bir anda, bu mevsimden ve ayazdan daha soğuk bir haberle donup kalmıştık. Seyda Hazretleri mide kanaması geçirdiğinden hastaneye kaldırılmıştı.
Alelacele ile bir araba bularak bir kaç arkadaşla beraber hastaneye koştuk. Yola çıktığımızda kar şiddetini daha da artırmış ve yollar görünmez olmuştu. Ama kimin umurunda, üstadımızın hastalanmış olması, keder olarak yeterken bize, yolların kapalı olmasını mı düşünebilirdik.
Hastaneye varmıştık, telaşla yukarı çıktık, yattığı odanın kapısına geldik. Kalbimiz heyecanla çarpıyordu… Hastalığının ne kadar ciddi olduğunu bilmiyorduk ama durum bizim için çok ciddi idi. Zira ona olan sevgimiz, muhabbetimiz, ona bir zarar gelme fikrini kabul edemiyordu. Gözlerimiz yaşlı kapıda beklerken, yakınlarından birisi dışarı çıktı; “Gelin, Seyda Hazretlerini ziyaret edebilirsiniz…” dedi.
İçeri girdiğimizde yatakta yattığını gördük, beyaz nevresim kaplı yatağın içinde, nurdan bir fidan gibi duruyordu. Bizi görünce gülümsedi:
- Bu karlı havada nasıl geldiniz?... Dedi.
O anda, “Ah efendim! Şu halinizde dahi bizim karlı havada nasıl geldiğimizi sorarsınız, her hal ve ahvalinizde Peygamber Efendimize mutabaat etmek için çalışırken, O’nun ümmetini unutmadığı gibi manevi evlatlarınızı hiç unutmazsınız. Ama efendim, burada olmanız dahi gönlümüzde yangınlara sebep olurken, karlı yollardan nasıl geldiğimizin ne önemi var” demek istedim. Ama edebimizden, sadece içimden söyleyebildim bu cümleleri. O ise hala kendi halini bir kenarda tutarak bizim endişelerimizi gidermeye çalışıyordu:
- Önemli bir şey yok, biraz halsiz düştüm… Aslında, biz bilebilsek… Bu hastalıklar bizim için bir nimettir. Çünkü bunu bize veren Allah-u Zülcelal’dir, O’ndan ne gelse güzeldir.
Zehirli Sütü İçebilmek
Mecnun zindana düştüğünde, Leyla ona her sabah bir tas taze süt gönderiyormuş. Fakat zindancı, Leyla’nın gönderdiği sütü Mecnuna ulaştırmak yerine, kendisi içiyormuş. Bir zaman sonra, Leyla bunun farkına varmış. Zindancıya bunu söylese, Mecnuna işkence edeceğinden korkmuş. Sabah yine bir tas süt almış zindanın kapısına gelmiş, tası zindancıya uzatmış:
- Zindancı! Mecnuna söyle, bu sütü içsin, sütün içine zehir kattım, demiş.
Zindancı şaşkınlıkla tası almış, zehirli olduğu için içmeyi düşünmemiş, hemen Mecnuna götürmüş ve:
- Mecnun! Bunu sana Leyla gönderdi, fakat içine zehir de kattığını söyledi, bu sütü içecekmişsin, demiş. Mecnun tası almış hiç düşünmeden başına dikmiş ve bir tas sütü içmiş. Zindancı şaşkınlıkla:
- Ne yaptın? Süt zehirliymiş! Diye bağırınca Mecnun:
- Fark etmez ondan ne gelse nimettir, demiş.
Seyda Hazretleri de hastalığını Allah-u Zülcelal’den gelen nimet olarak görüyordu. Mecnun gibi…