1900' lü yıllarda ülkelerin birinde yıllar boyu uğraşarak çok güzel ve kaliteli bir otomobil üretiyorsunuz.Kaliteden taviz vermeden, seri üretimi gerçekleştiriyorsunuz.Otomobilinizin ünü neredeyse tüm dünyaya yayılıyor.Müthiş satışlar gerçekleşiyor.Bayilerinizin siparişlerini yetiştirmekte zorlanıyorsunuz.Kendi adınızı taşıyan otomobillle gurur duyuyorsunuz.Bu da sizin en tabii hakkınız; Arabayı baştan sona düşünüp tasarlayan, üreten sizsiniz çünkü.Bir gün aldığınız bklenmedik bir haber sizi hayrete düşürüyor; komşu ülkelerden birindeki, hem de kültürü size çok yakın olan bir bayiniz arabanızı satmaktan vazgeçtiğini bildiriyor.
En büyük satışlarınızı gerçekleştiren bayiniz bu...Ve görünürde hiçbir problem de yok.İşte bu en başarılı bayinizin kararını değiştirmek için harcadığınız gayretler hiçbir sonuç vermiyor, ne yapacağınızı bilemiyorsunuz.
Atlıyorsunuz trene, o bayinin ayağına kadar gidiyorsunuz.Herkes gururunuzu ayaklar altına aldığınız bu davranışı pek de hoş karşılamıyor.Bayinizle uzun süren müzakerelerden de bir netice çıkmıyor.Son bir cümle olarak kendisine;
-Siz bizim gerçekten saygı duyduğumuz bir müşterimizsiniz.Sizi kaybetmemek için ne isterseniz yapmaya hazırım, diyorsunuz.
Bayinizin isteği şu;
-Arabanıza biricik kızımın ismini verirseniz bayiliğe devam ederim, diyor.
Şimdi düşünün, o zaman için 20. yüzyıla nerdeyse otomobil çağı dedirtecek muhteşem eserinizden kendi adınızı söküp atarak bayinizin küçük kızının adını vereceksiniz.Bunu yapabilir miydiniz?Bu kadar müşteri odaklı olabilir miydiniz?
İşte bu; hepimizin bildiği Mercedes otomobillerinin hikayesidir.Almanya'nın sembollerinden sayılan otomobilin üreticisi Bay Gottlieb Daimler, "Daimler-Benz" markasıyla ünlenen otomobilin isminin Avusturyalı müşterisinin küçük kızı "Mercedes" in ismiyle değiştiriyor.Sonrası malum.
Alıntı
window.google_render_ad();